Vizemi alıp eve dönerken kafamın içinden milyonlarca düşünce geçiyordu.
Tura hazırlık için yapmam gereken ne
kadar çok şey vardı. Düşündükçe korktum, korktukça da düşündüm.
Tura hazırlanabileceğim 3 haftam vardı fakat iş yerinde beni bekleyen
çok yoğun 2 haftalık bir dönem söz konusuydu. Ayrıca bir süredir rahatsızlığımdan
dolayı bisiklete binemediğim ve kondisyonsuz olduğumu da göz önüne alınca zorlu
bir hazırlık dönemi beni bekliyordu.
Hazırlıklarımı kolaylaştırabilmek adına aklıma tur ile
ilgili olarak gelen tüm fikirleri ve turda ihtiyacım olacağını düşündüğüm tüm
malzemeleri bir kağıda yazdım. İyi ki de
yazdım çünkü not almak en azından birşeyleri unutma korkumu ve stresimi üzerimden
aldı. Bu sırada tur arkadaşlarımla da irtibat halindeydik. Yapılması
gerekenler, yanımıza alacaklarımız ve yapacaklarımız konusunda konuşmaya başlamıştık.
Bu dönemde yaptığım hazırlıklara ve kafama takılan sıkıntılı
konulara değinecek olursam ...
Bisikletin uçakla
taşınma sorunsalı
Bisikletin yurtdışına uçakla taşınabileceğini yakın
çevremden ve takip ettiğim uzun turlar yapan bisiletçilerden biliyordum lakin
sürecin nasıl gerçekleştiğine dair kesin bir bilgim yoktu. Bu konuda
bilgilenmek için uçak biletimi aldığım Pegasus firmasını aradım. Bana yurtdışı
uçuşu sırasında bagaj olarak bisiklet götürmek istemem halinde, uçak biletimi
satın aldıktan sonra telefonla tekrar firmayı arayıp bilgilendirmem gerektiği
söylendi. Buradan da anlaşılacağı üzere uçak bileti satın alırken bisikleti
bagaj olarak ekleme teknolojisi Pegasus’un hizmetleri arasında yok
(diğerlerinde var mı bilmiyorum) .
Uçakla bisiklet
taşımak için kaç lira ödemeliyim ?
Uçuşumu İzmir-İstanbul, İstanbul-Milano ve Roma-İstanbul,
İstanbul –İzmir olarak yapacaktım. Bisikleti bagaj olarak taşımak istemem
halinde yurtiçi her uçuş için 45 tl, yurtdışı uçuşlar için ise 120 tl gibi bir para
ödemem gerektiği söylendi. Yani tüm uçuşları gözönüne aldığımda sadece
bisikleti yurtdışına götürüp getirmek 330 tl’ye (yaklaşık bir uçak bileti
parasına) mal oluyordu. Ödemem gereken parayı öğrenince kulaklarıma inanamadım.
Bu kadar para sırf bisikleti taşımak için verilir mi hiç?
Sonuç olarak yurtdışına
bisikletle gitmek gerçekten maliyetli bir iş ve bu yüzden en başından bu
durumun farkında olmak lazım. Bisikleti özel bir özen ile taşımadıkları ve
sizin bagajınız olan şey bisikletiniz olduğu halde bu kadar çok para ödemek
saçma fakat şu an için başka alternatif çözüm yok gibi gözüküyor. İnsan
isteyince tabi gözü para engelini dahi
görmezden geliyor lakin aklından da bir daha yurtdışında bisiklet turu yapmam
bu da son olur herhalde diye düşünmekten kendini alamıyor.
Telefon ve fotoğraf
makinesi
Uzun süredir pek
akıllı olmadığı iddia edilen telefonumla mutlu mesut yaşıyor olmakla birlikte
son dönemde akıllı telefon alma ihtiyacım oluşmaya başladı. Gerek sosyal medyada
paylaşım, gerek gps kullanımı, gerekse telefon uygulamalarının faydaları nedeniyle
gözümü telefonların akıllısına diktim. Tur öncesinde almak üzere uzun uzun telefon
araştırması yaptım. İncelemelerim sonunda ilgi alanıma giren telefonların fiyatlarının
1100 tl ile 2500 tl arasında değişmekte olduğunu gördüm. Benim gibi eski teknoloji mekanik telefon
kullanmaya alışmış ve akıllı telefonların son zamanlarda daha çok gösteriş amaçlı
kullanımının yaygın olduğunu düşünen, lüks ya da pahalı harcamalardan sakınan
birisi için bu fiyat aralığı biraz fazla gelmişti. Şu an telefon piyasasına
bakınca insan doğal olarak “normal ama iyi bir telefon için o kadar eder
kolaylıkla” diyebiliyor fakat teknolojinin bu kadar yaygınlaştığı ortamda bu
kadar yüksek paraların talep edilmesini SSCB’den kalma kafam algılayamıyor
maalesef.
Telefon için ayırmam gereken bütçenin düşündüğümden fazla
çıkması nedeniyle bir süre beklemeye karar verdim. Telefon alma işini tur
sonrasına mı bıraksam diye düşünmeye başlamıştım ki kısa bir süre sonra kız arkadaşım
tanıdığının kullandığı fotoğraf makinesi özellikleri ön planda olan bir
telefondan bahsetti. Benim gibi gezmeyi, dolaşmayı seven ve ilginç bulduğu herşeyi
bir japon tutkusu ile fotoğraflamak isteyen birisi için kulağa çok cazip
geliyordu. Hemen internetten araştırmalarıma başladım. Çok sayıda video, inceleme yazısı okudum ve ürün yorumlarına
baktım. İhtiyaçlarımın karşılanması anlamında telefon (Galaxy S4 Zoom) tam istediğim gibiydi.
Fiyatı ise Samsung Galaxy
S3’ün 1100 tl olduğu dönemde internet
sitesinden 815 tl’e bulmuştum. Telefonun “göze çarpan” olumsuz özelikleri ise
alışılagelen akıllı telefon inceliğinden uzak olması ve pek estetik durmuyor
olmasıydı. Bu sebeplerle de cepte taşınmaya çok uygun değildi. Sanırım bu
yüzden de fiyatı daha alt seviyelerde kalmıştı.
Telefonum kargoyla turdan
yaklaşık 2 hafta önce geldi. Gelir gelmez deneme çekimlerini yaptım. Kısa süreli eviçi deneyimlerim bana az
ışıklı ortamlarda dahi çok iyi çekimler yaptığını ve yüksek zoom özelliği
sayesinde nesnelerin çözünürlüklerini azaltmadığını gösterdi. Ki tur boyunca da
bana eşlik edecek olan telefon ve fotoğraf
makinem artık kendisi olacaktı. Siparişim elime ulaştığında telefonla beraber ayrıca
yedek bataryanın da gönderilmiş olduğunu
görmem doğru bir tercih yaptığım duygusunu
tamamıyla pekiştirdi.
Antrenman ...
Yaklaşık 1000km’ye yakın yol pedallayacaktım ve uzun süredir çeşitli sebeplerle bisikletime
binemiyordum. Tur planı dahilinde Stelvio Geçidini de tırmanacağımız
düşünüldüğünde (2700 metre) mutlaka tur öncesi antrenman yapmam gerekiyordu. Bu
dönemde hergün işe geliş, gidiş ve şehir içi kullanımlarımın tamamında
bisikletimi kullandım. Ayrıca hazırlık anlamında büyük sayılabilecek
Kuşadası-Meryemana ve Kuşadası- Kirazlı
Köyü turlarını yaptım. Özellikle Meryemana turundaki tırmanışlar hazırlanmam açısından
oldukça yararlı oldu.
Bu hazırlık turları sırasında yeni telefonumu deneme fırsatı
da buldum. Telefonuma yansıyan ilk kareler şunlar oldu ;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder