31 Temmuz 2014 Perşembe

İtalya bisiklet turu



Yola çıkma zamanı ... 


Her yola çıkış ardında  bir de öykü bırakır. Kimi yaşanılası öyküler ise çeşitli sebeplerle defalarca ertelenir.Kimisi ise beklenmedik bir yerden beklenmedik bir anda öyle bir filiz verir ki işte o zaman ayrı bir tatlı olur.


Bu yolculuk hikayesi de böylelerinden ...


Uzun süredir yurtdışında bisiklet turu hayallerim ya da planlarım vardı. Tabi ki peşi sıra beni engelleyen bahanelerim de. Bazen bir şeyi o kadar çok istersiniz fakat bir türlü olmaz ve hep bir engel dağı ile karşılaşırsınız. Benim ki de onlardandı işte ... 


Yine hayaller kurduğum zamanın birinde şu anda yurtdışında öğrenimlerini devam ettiren arkadaşlarımla irtibat halindeydik ve bisiklet turu ile ilgili bilgi alışverişinde bulunuyorduk. Hatta yazışmalar sırasında birlikte tura çıksak mı gündemi bile oluşmuştu lakin ortak zaman dilimini yaratabilmek pek kolay ve mümkün olmadığından ileri tarihli zamanlara sözler vererek konuşmalarımızı tamamlamıştık.  


Zamanla ...


Bu konuşmaların üzerinden  yaklaşık dört ay geçti. Bu zaman diliminde hayallarimi gerçekleştirememiştim fakat kafamdaki  yurtdışı bisiklet turu ile ilgili bazı bilgiler edinmiş ve de dolayısı ile öğrendiklerim yeni soruları da peşi sıra getirmişti. Kafamda ki yeni sorulara cevaplar aradığım sırada Celal’den haber gelmişti (Celal, Erasmus programı ile İspanyaya gelmiş ve eğitimini orada sürdürüyor). Eren’le konuşmuşlar ve bisiklet turu  planı yapmışlardı (Eren ise İtalya’da yüksek lisans eğitimine devam etmekte). Bana da katılmam için reddedemeyeceğim bir teklifle gelmişlerdi.


Kısa bir düşünme sürecinin ardından, tek tek  anlatarak hızlandıramayacağım türlü zorlukları da aştıktan sonra büyük bir coşku ile tura katılacağımı söyledim.


Bekle bizi İtalya ...


Programa göre İtalya bisiklet turumuz Milano’dan başlayıp, ülkenin kuzeyine doğru uzanıp daha sonrasında ise ülkenin güneyine doğru devam edecekti. Programın son ayağına göre ben Roma’dan uçakla Türkiye’ye, Eren ise Bari’den İtalya’daki evine geri dönecek, Celal ise hızını alamayarak Yunanistan üzerinden feribotla Türkiye’ye gelecekti.


Ön hazırlıklar başlıyor ...


Turla ilgili kabaca planlar konusunda anlaştıktan sonra  hemen uçak biletimi alıp, vize başvurusu yapmak üzere evraklarımı toparlamaya başladım. Bildiğiniz üzere vize işlemleri tatilin en işkenceli kısmıdır. Sonunda tatil yapmak olmasa kimse böyle bir işe girişmez.  Sözüm ona televizyona çıkan “ aydınlar”, efendim artık sınırlar kalktı, beylik lafını etse de kanımca bunlar hep yalan. Bana yeşil pasaport verilmeden  buna inanmam arkadaş :)
 

Vize başvurusu ...


Tüm evraklarımı toparladıktan sonra vize başvurusu  yapmak üzere Swiss Otel karşısındaki  İdata bürosuna gittim. Oraya vardığımda saat 08:10’u geçiyordu ve büronun önünde dehşetengiz bir sıra vardı. Sanırsınız ki memleketin yarısı İtalya’ya kaçmak için sıraya girmiş bekliyor. Öyle ki oraya varıp konuştuğumda  burada da türk usulü bir sıra (erken kalkanın elmasının kızardığı sistem yani ) olduğunu anladım.
 
Ertesi gün tekrar şansımı deneyecektim, kaçışı yoktu. Ertesi gün sabah 05:50’de kalkıp metro ile Alsancak’a gidip 06:30’da İdata bürosu önünde olmayı başardım. Zira orada insanlar sıraya çoktan girmiş hatta sırada olduklarını gösterebilmek için kağıda adlarını dahi yazmışlardı. Saat 06:30 da 5. sıradaydım. Gerçekten çok çılgın bir durum ... Bir günde en çok 20-30 kişilik vize başvurusunun olduğu büroda ben saat 06:30’da 5. Sıradaydım. Ne büyük mutluluk ama ... Uzun süreli bekleyişten sonra büroya girdim ve küçük aksiliklerden sonra zar zor da olsa vize başvurumu yaptım.


Bu süreçten yaklaşık  2 gün sonra da vizemin çıktığını öğrendim. Gerçekten de çok şaşkındım çünkü bunca zorluktan sonra bu kadar kolay vize alabilmek oldukça ilginçti. Neyse ki 6 aylık vize verildiğini görünce yaşadığım tüm zorluklar bir anda hafızamdan siliniverdi.

Vizemi cebime koydum ve yolda turla ilgili hazırlıkları kafamda planlamaya başladım. Önümde ki engeller kalkmış ve sıra tur için hazırlık yapmaya gelmişti.
 
Haydi tur hazırlıkları başlasın o zaman ...